Seyir Defteri

Batum, Gürcistan


Evet, bir yurtdışı gezisi daha ama bu sefer plansız hazırlıksız ve akılda olmadan bir anda türeyen bir düşüncenin sonuncunda gerçekleşti. Her şey Recep ELMAS’IN Gürcistan’a nüfus cüzdanı ile günü birlik gidiliyormuş! Demesiyle ortaya çıktı. Peşinden gelen; çeşitli şoförler ile Batum kaç saat çeker? Nasıl gidilir? Otostopla gidilir mi? Pasaportun geçerlilik süresi ne kadar olmalı?  Nerede kalınır? Neresi gezilir? Ne yapılır? Ve kiminle gidilir soruların aklımda belirlenmesi ile bu yolun ilk adımını atmış oldum.

İlk akılda oluşan sorular yapılacak gezinin maliyetiyle alakalıydı. Ne de olsa hazırlıksız yakalanmıştım. Ama gezinin Trabzon doğa kampından sonra olacak olması kesinlikle bir artı değer katıyordu. Neden derseniz öğrenim kredileri hesaba yatmış olacaktı ve de gezinin bir kısmı belki de hepsinin buradan tedarik etmek demek oluyordu.

 Para sorunu ortadan kalkınca şimdi ülkeler düzeyinde bürokratik sorunlar gibi konularla zihnimi karışmıştı. Gürcistan daha 1 sene önce Rusya ile savaş vermişti. Acaba tekrarlanabilir miydi? Gidersem ileride Rusya’dan veya Diğer ülkelerden vize alamama gibi konular söz konusu olabilir miydi? Acaba nüfus cüzdanı ile girmek mümkün müydü? İnternet ten uzak bir ortamda bu soruların yanıtı nasıl bulunabilirdi? Tabi ki bulunurdu. Her şey internet değildi tabii ki de günümüzde hala eski dostların olduğunu bilmek bile içimi ısıttı. Hemen Yunus Emre ALACA’YI aradım ve aklımdaki soruların hepsini ona sordum ve de benim yerime gerekli araştırmaları ve görüşmeleri yaptı.

Öncelikli problem vize idi. Gürcistan konsolosluğu ile görüştükten sonra 90 güne kadar vizeden muaf olunduğunu ve de pasaport ile giriş yapılacağını söyledi. Ayrıca nüfus cüzdanı ile girmek içinde görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Bakalım belki KKTC den sonra Gürcistan’a da nüfus cüzdanı gireriz… Daha sonra Dışişleri ile ileride yaşanabilecek problemlere karsı bir görüşmede bulunuldu. Pasaportta Gürcistan giriş çıkışı bulunması Rusya’dan alınması muhtemel vizeler için şu ana kadar problem çıkartmamış.

İçim bu konuda rahatladıktan sonra artık hangi firma ile gidilir kaçta gidilir nerede kalınır ne yapılır kalmıştı. Yunus ile telefon konuşmalarından sonra gezilecek yerler ve kalacak yer konusunda sorunlar da aşılmaya başlanılmıştı.  Hostel bulunmaması kötüydü mecbur otele yüklü miktarda para bırakmak anlamına geliniyordu maalesef. Onun için tek yapılan çalışma ise sağdan soldan otel fiyatlarının sorulmasıydı. 

Batum’a gitmek için 2 seçenek vardı. Birincisi Trabzon’a otogarına gidilip firmalara sorulup kaçta kalkacağı ve de ne kadar götürüleceğiniz, diğeri ise otostop çekmek uygun mu? Bölgeyi bilmediğimden ilkini tercih ettim ve de otogardanMetro,  Ulusoy gibi firmalardan saatleri öğrendim.

Ve de ertesi gün için kendimi hazırladım. Ve gitme günü gelmişti. Unutmadan şöyleyim Gürcistan’ın para birimi LARİbizim LİRA ile hemen hemen denk. Gitmeden önce LARİ almak veya Dolar veya Euro almak mantıklı dururkenLİRA bile götürülebilir. Ama ben tercihimi Dolardan kullandım.

Ertesi gün olmuştu ve otogara DSI’nin misafirhanesinden ayrılıp otostopla geldim. Fakat ters olan bir şey vardı otogarda. Dun verilen otobüs saatleri değişmişti. Kahretsin ne yapacaktım şimdi derken aklıma ikinci seçenek geldi otostop mu çeksem dedim? Tam o düşünceler içindeyken yanımda değnekçi bitti ve neresi dedi? Batum diyince gel hele bir dedi ve yazıhaneye götürdü. Arabanın 10 da geleceğini söyledi. Bende kredi kartı ile ödeyeceğimi söyleyince bekle dediler ve anlamsızca 20 dakika bekledim. Nedense Kredi kartına uzak duruyordu Karadeniz insanları…  Bu sırada kabul ettiler ve Golden Turizm ile yola devam ettim. Bu sırada Prenseskalenin de Batum’a götürdüğünü öğrendim. Fiyatları ise 15-30 arasında kafalarına göre değişim gösteriyordu. Ne koparabilirsem düşüncesi yaygındı. Kesinlikle pazarlık yapmakta ve nakit para ile gitmekte fayda var.  Eğer Golden Turizm ile gidilecekse kesinlikle bir 15-30 dakikalık bir rötar sizi bekliyor. Arabalar İstanbul’dan geldiği için gecikmeler yaşanılıyor.  Otogarın dışından binilmesi ile Batum yoluna çıktım. Yolun 2,5 saat olduğunu söyleyeceklerdir yalnız siz onlara kulak asmayın Sarp sınır kapısına varana kadar birçok yerde anlamsızca molalar verildiğinden Sarp Sınır kapısına kadar 3,5 – 4 saat buluyor.

Daha sonra yurtdışı çıkış pulunun 15 TL karşılığında alınmasıyla birlikte sınırda pasaport ta girişi çıkış duty free gibi zorunlu veya zorunlu olmayan işlerin halledilmesinden sonra kendinizi BATUMi de yani Batum da buluyorsunuz, bir anda değişen bir hayat gibi. Hemen solunuzda bulunan BeachClublarda dans edip güneşlenen insanlar mı var desem yoksa Jet ski ile boğuşanlar var! Eğer Batum’a gidecekseniz ve de sınırda çok araba varsa sızın otobüsünüzü beklemenize gerek yoktur. Oradan kalkan Ford Transit dolmuşlar ile Batum’a varabilirsiniz 1 LARİ karşılığında ya da belediye otobüslerine binebilirsiniz ya da ben kalabalık çekemem derseniz taksi ile güzel bir pazarlıktan sonra kendinizi Batum’a atabilirsiniz. Unutmadan para ödemek istemiyorsanız otostop da yaygın olduğunu söyleyebilirim.  

Yolda giderken Türkiye deki hattınız belli bir süre çekmektedir. Kapsama alanımız bayağı geniş olduğunu orda anlamış oldum =) Batum’a giderken sağda hemen bir heykel belirir ve üzerinde yanlış okumadıysam iki yolunda kesiştiği bir coğrafyadan geçtiğiniz söylüyordu.  Birkaç km daha gidildiğinde Apsaros kalesi yine sağınızda kalmaktadır. Surlarla çevrilidir ve içine girdiğinizde çok değişik bir ortam sizi bekler. Üzüm bağından mısır tarlasına lahana bahçesinden kivi ağacına kadar birkaç çeşit sebze ve meyveler kalenin içinde sizi karşılar. Bunların yanında iki farklı grupta arkeolojik çalışmalarda bulunuyorlardı. Bir tanesi askerin yataklarının bulunduğu yerin kazılarını yapıyordu. Diğeri ise yine askerlerin bulunduğu ve burada gün içindeki aktivitelerin yapıldığı yeri gün yüzüne çıkartmak için çalışıyorlardı. Kalenin içindeki insanlar çok cana yakındır hele ki Almancanız varsa bütün Gürcistan tarihini öğrenebilirsiniz. Ayrıca Gürcistan dünyada ilk Hıristiyanlığı kabul eden devlettir.  Ve bu kalenin için 12 havariden biri olan Aziz Matthias in mezarı bulunmaktadır. Kale söylenene göre 1. Asırda yapılmıştır.

Kaleyi gezdikten sonra kendimi merkeze atmakta fayda var. Çünkü hala kalacak yerim yoktu. Hemen de çözmek istiyordum ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Hemen gözüme Türk lokantası belirdi, attım kendimi içeriye ve kalınacak yer hakkında yardım istedim. Onlarda hemen üst tarafında yani Katedralin üstünde Hotel Beso ile Hotel Artvin olduğunu söylediler. Hangisi diye sorduğumda ise Hotel Beso daha iyidir dediler. Öncelikle Artvin’e bakayım dedim hem fiyatlar hakkında bilgim olur hem de belki kıyak geçerler dedim. Ama demez olaymışım içindeki Bayan Gürcistanlı çıktı ve nedense kendisini Manukyana benzettim davranışlarından. Sezgilerim güçlüymüş ki bayan; 1 saat mi kalmak istiyorsun dedi bende hayır bir gün derken içerden bir adamı çıkarken gördüm ve kalınmaması gereken bir yer olarak işaretledim. Hemen yanında Hotel Beso ya geçtiğimde çok nazik bir Gürcü karşıladı kapıda ve nereden geldiğimi sordu ve Türk olduğumu öğrenince Türkçe konuşmaya başladı. Oteli ufak bir tanıttıktan sonra(Odayı gezdirdikten sonra) odanın fiyatını öğrenmeye geldi. Gecelik 40 LARİ dediler ve bu da yaz sezonu için güzel bir fiyat olduğunu biliyordum kısa süre kalmalar için. Ufak pazarlıktan sonra 2 gecelik kalma paramda indirim yaptırmayı başardım. 10 Larilik indirim benim akşama yemeğimi karşılayacaktı.

Eşyaları koyduktan sonra fotoğraf makinemi kaptığım gibi sokaklara attım kendimi. İlk durağım Batum Katedralioldu. Böyle anlı şanlı büyük bir katedral değildi. Klasik orta boyda bir katedraldi. Muhtemelen Katolik kilisesi olduğunu düşünüyorum.  Katolik kilisesinin yanında yoluma devam ederken bir de ne göreyim bu sefer harbiden Manukyanların olduğu pembe evlerin bulunduğu bir sokaktaydım ve bu kilisenin hemen yanındaki sokaktı. Fazla bir münasebet yaşamadan hemen yoluma devam edip şehrin en uzun yapısına doğru yol aldım. Bu bina Sheraton dır. Batum’a çok büyük bir Sheraton oteli inşa ediyorlardı. Ona doğru giderken eski Postane binasını geçtim. Ve ufak bir meydana geldim. Bu meydanda Avrupa birliğinin kurmuş olduğu mahkeme salonları ve de Ajara Eyaletini hükümet binasıbulunurken, Şehrin sineması ve de Gürcistan’ın sembolü olan altın postlu koçu tutan insan figürü gökyüzünde belirginleşmişti.

Gelelim bu heykelin anlamına; her ülkenin kuruluşunda belli efsaneler destanlar olduğu gibi Gürcistan’ında bir destanı vardı. O da bu heykeldi. Altın postlu koçu heykeli gücü sonsuzluğu egemenliği dünya liderliğini sembolize ediyordu. Ve kim bu koçu alt edecek olursa onlar dünyayı yöneteceklerdi. Belki de Dünyamızda ABD ile Rusya bu koçu alt etmek için Gürcistan’a yatırım yapıyordur kimbilir.

O meydanda sağımıza solumuza döndüğümüz zaman her tarafın restore edildiğini ve orijinal Gürcü mimarisini koruması için uğraşıldığı anlaşılmaktadır. Bu restorasyonun mali gideri ise Avrupa Birliği Fonların karşılandığını halk söylemektedir.

Denize doğru devam edersek bu meydanın sağından kendimizi çeşmelerin havuzların bulunduğu muazzam bir gösteride bulacaksınız. Çeşmelerin ve havuzların bulunduğu meydanı çevreleyen taş sütunların üzerinde müzisyen figürleri havanın gece olmasıyla değişen renkleri ile sanki meydanda çalınan şarkıların onlar tarafından çaldığı izlenimini vermektedir. Ve de çalınan şarkılardı ritme göre havuzdaki fıskiyelerden yükselen suyun yüksekliği ve de kaleografisi değişmektedir. Akşam olunca o meydanı izlemek ayrı bir keyif katıyor neşenize.

Hemen meydanın solunda ise eski zamanlarda Bizansların yaptığı antik tiyatrodan kalan sütunların arasından geçip sahile yani Bulvar atıveriyorum kendimi. Sağa doğru gidersek kendimizi Batum limanında buluruz. Limanın önemi ise doğal bir liman olması ve Karadeniz ticaretinde önemli bir rol oynamasıdır. Limanın hemen arkasında Rusların Ortodoks Kilisesi bulunmaktadır. Sağ tarafımızda ise 1800 yıllarda yaptırılmış olan Orta Cami bulunmaktadır.   Biraz daha ilerleyince Dikilitaş önümüzde bitir veririz. Anlamı ise 1941 ile 1945 yılı arasında Hitler hareketine karşı Gürcistan’ı savunurken verilen mücadeleyi anlatıverir.

Antik tiyatro kalıntılarından sola doğru gidersek ise eşsiz Karadeniz sahillerinin keyfini çıkartabiliriz. Deniz tarafında bulunan eğlence merkezleri ile beachclub diğer tarafımızda bulunan parkların keyfini sürerken yapılan inşaatların bizi bu şehrin on yıl içinde belki de Karadeniz’in Dubai’si olacağı düşünü birlikte getirmektedir.

Yolun sonunda ise yeni yapılan kocaman rezidansları görüp devamında ise dans eden çeşmeleri görebilirsiniz. Eğer dikkatli bakarsanız bu çeşmelerden akan suların oluşturduğu sekilerle anlam verebilirsiniz. Kimisi dans eden bayana kimi havlayan bir köpeğe benzerler… Devam ettiğinizde karşınıza yapay bir göl çıkar ve bu gölün içinde ufak ev maketleri vardır. Bu ev maketleri tarihten günümüze olan Gürcistan evlerini sembolize ediyor.

İkinci günde ise hedefimde botanik bahçe, akvaryum, milli park, dolpinarium ve yerel yemek olanhaçapuri  var. Sabah erken kalkıp minibüs ile botanik bahçenin yolunu tuttum. Yol birazcık uzundu yaklaşık 8-10 km merkezden uzak bulunuyor. Bu yol üzerinde Batum’un limanını ve de çevresini görme imkânınız oluyor. Yolda giderken ilgimi çeken bir bina oldu ve bu bina bir Satranç Klubü binasıydı. Daha sonra plajları ve mavinin yeşille karışımında ilerleyerek botanik bahçemize geldik. Hemen dikkatime takılan bir telesiyej oluyor. Ama uzun zamandır kullanılmadığı aşikârdı. Oturakları kırılmış, demirleri paslanmıştı.  Daha sonra botanik bahçeye giriş yaptığımdan sonra hemen bir harita olan broşürü satın alıp doğayı keşfetmeye başlıyorum. Bahçe de çok büyük ama gözünüz korkmasın güzel yönlendirme yapmışlar sadece nereleri göreceğinizi belirleyin ve de doğanın keyfini çıkartın kuşların muhteşem sesi eşliğinde.  Dünyanın çoğu kıtasından getirilmiş çiçekler ağaçlarla donatılmış bir tabiata kendinizi bırakın ve dertlerinizi tasanızı bıraktığınızı anlayacaksınız. 

Bahçeyi gezdikten sonra sırada akvaryumdolpinarium ve milli park var. Bunların hepsi aynı yerdedir. Milli parkın içinde dolpinarium(bazı mevsimlerde açık ), akvaryum(15 e yakın orta boyda akvaryum ve 1 adet büyük havuzun içinde birçok deniz canlısını görebilirsiniz), lunapark (eğlenebileceğiniz bir yer kesinlikle ufak ama eğlenceli) ve de hayvanat bahçesi bulunmaktadır.

Bu kadar gezdikten sonra aklınıza ilk gelen şey ne zaman yerel tatların keyfine bakacağız olmuştur eminim. Haçapuri Gürcülerin pidesi gibi diyebiliriz. Kapalı pidenin içinde Gürcistan’a öz peyniri ile tadına doyulmuyor. Binaların zemin katında bulabileceğiniz gibi(1 Lari) restaurantlarda da bulabilirsiniz(5 Lari). Ayrıca şarapları ve votkaları da deneyebilirsiniz. Yabancı alkoller Türkiye’den geldiği için fiyatları Türkiye’den daha pahalıdır.

Ayrıca sokaktaki marketlerde envai çeşit Türk markalı abur cubur bulabilirsiniz. Yalnız oraya gitmeden yanınıza bir rehber kitap almakta fayda var. Çünkü Batum’da onu tedarik edebileceğiniz dükkânlar çok kısıtlıdır. Hediyelik eşyaiçinse Bulvardaki seyyar satıcılardan veya akvaryumun girişindeki marketten hediyelik eşya alabilirsiniz.

Dönüş için birkaç ufak uyarı ve öneride bulunayım. Duty free den alışveriş yapmak için en az 3 gün ülkede bulunmanız gerekmektedir yoksa alışveriş yapamıyorsun. Pasaport işlemlerini yani çıkış işlemlerini bitirdikten sonra Sarp sınır kapısının orda bulunan taksi ile dolmuşlara binmemenizi tavsiye ederim. İleride bulunan Türkiye ‘ye hoş geldiniz barkovizyonun orda otostop çekerek Hopa’ya gitmenizi öneririm.  Buradan gece taşıtların çoğu Hopa ya gitmektedir ve Hopa’dan istediğiniz yere araba bulabileceğiniz bir yerdir.  

Umarım benim gibi güzel bir Batum gezisi geçirirsiniz. Yanınıza Türkçeden Gürcüce ye sözlük olursa yardımı çok olur. İngilizcenin işlemediği bir şehirdir maalesef. Uzun süre kalacaksanız ev kiralamanız daha uygun olacaktır.

Seyahat Tarihi: 12-14 Ağustos 2009

August 16, 2009 - Posted by | Yurtdışı | , , , , , , , , , , ,

11 Comments »

  1. Valla cihancım hayat sana hayat. Gez, toz, eğlen… Hakkediyorsun da gezmeyi. Bu gezi de sana arkadaş olmak isterdim ama kısmet değilmiş artık başka bir sefere…

    Comment by Ahmet TOROS | August 17, 2009 | Reply

  2. Çok güzel paylaştıkların .Umarım fırsat çıkar bizde gideriz .

    Comment by Murat | April 13, 2010 | Reply

  3. burası önemli; manukyanların bulunduğu yer, sokak değil batum’un en büyük caddelerinden biri chavchavadze str. üzerinde. renkleri de pemde değil. loş ışıklar çogunlukla kırmızı pembe morcivert renklerde. evler küçük büfe-cafe tarzında. meraklılarına, hemen yanındaki sokaktan içeri sarkınca ilerde van minüt disco da var:) disconun önündeki parkedilmiş araçlara baktığınızda şaşırmazsınız eminim. koskoca cadde üzerinde hemde hava yeni yeni kararırken bu garip evleri görüp de benim gibi şaşırıp iki-üç kez safsaf dolaşıp durmayın. türk olduğunuz belli oluyor ve kadınlardan türkçe laflar duyabiliyorsunuz.
    tecrübeyle sabittir.

    Comment by bülent | June 10, 2010 | Reply

  4. kesinlikle hayal kırıklığı yaratacak bir şehir kumar ve alköl üzerine kurulmuş.
    türk erkeğinin hayal ettiği bir şehir gibi görünsede kesinlikle değil.
    restorent ve barlar leş,mutfakları görseniz yemek yemezsiniz.
    allahtan türk yatırımcılar varda temiz yemek yiye biliyorsunuz.
    dikkat birkaç diskonun dışında gece hayatı yok bu diskolarda içtiğiniz içkilere dikkat edin ucuz ve ağzı açık
    içkileri istemeyin.kapalı ve markalı ürünler isteyin yoksa kör olabilirsiniz.
    kısacası ne işiniz var batumda gidi alanyaya,istanbula,izmire belki tiflise????

    Comment by kermit | October 3, 2011 | Reply

  5. ben batuma 1 ay önce gittim aslında iyi bir şehir insanlarıda en az bizim kadar misafir ferver yanlız orada sorun varsada bizim burada giden türklerden kaynaklanıyor sanırım oraya giden türkler hep tutunacak dal arıyorlar adamlar kazıklayacak birini arıyorlar eğer gürcü halkı bizi sevmiyorlarsa bu sebepsiz değildir orada kadın tüccarlığı yapan türk her türlü pisliği yapan hep bizim buradan gidenler adamlar para nedir bilmezken bizim insanlarımız orada çaka satıyorlar evine 2 ekmek götürmekten aciz olan insanlar orada dünyanın parasını bir gecede kumarhanelerde bırakıyorlar anlayacağınız her yerde kendimizi kötü yanlarımızla belli ediyoruz gürcü halkı o fakirlik içinde hayatı sürdürürken biz hep kötü yanlarımızı onlara sergiliyoz bence onlar bizden önce ab ye girirler

    Comment by cenk | February 25, 2012 | Reply

  6. Merhaba bende Rize’ de katılabileceğim bir doğa eğitiminden sonra Batum’ a gitmeyi planlıyorum kaldığınız otel bayanların yalnız kalmasına uygun bir yer miydi? Bir de haberiniz olsun artık sadece kimlikle giriş çıkış yapılabiliniyor. Yazınız için teşekkürler.

    Comment by Gizem | June 4, 2012 | Reply

  7. Gizem.. herkese uygun otel var burda.. Siz nasıl bir yerde kalmak istediğinizi söyleyin ben size önereyim otel

    Comment by Okan | June 11, 2012 | Reply

  8. gizem..era palace otel var 4 yıldızlı yeni ve çok güzell

    Comment by ömer | June 16, 2012 | Reply

  9. merhaba 1 günlük bi gezi planımız var batum için tranzondan gitmeyi planlıyoruz 1 güne sığrırabileceğimiz en güzel yerleri öğrenebilirmiyim sizden ?

    Comment by yağmur | June 19, 2012 | Reply

  10. merhabalar; öncelikle tüm bilgiler için tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim..eylül ayı batum için uygun bir ay mıdır?
    aramla geçmemde bir mahsur var mıdır,güvenli midir..Batum’dan vizesiz gidebileceğimiz bir yerler var mıdır. YARDIMCI OLACAK ARKADAŞLARA ŞİMDİDEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERM.Murat şimşek

    Comment by murat şimşek | July 12, 2012 | Reply

  11. Hi! This post couldn’t be written any better! Reading this post reminds me of my good old room mate! He always kept chatting about this. I will forward this post to him. Pretty sure he will have a good read. Thank you for sharing!

    Comment by kristen schaal wedding | March 2, 2013 | Reply


Leave a reply to bülent Cancel reply